Şems'iye





'Bir Şems'iye hikayesi'








Evden çıkmak için kapıya doğru ilerledim. Tam kapının kulpunu tuttuğum sırada vestiyerde asılı şemsiyeyle ilişti gözüm. Yağmur yağdığını duyuyor gibiydim, yağmura bırakmayı her zaman sevsem de güvende hissetmek için almaya karar verdim. Binanın kapısından çıktığım anda bir kenara atmak istedim bütün yüklerimle birlikte. Hiçbir ağırlığı olmayan şemsiye tüm bağlılıklarımı, acılarımı içinde barındırırmışcasına beni boğmaya başlamıştı. Ondan kurtulmalıydım. O'ndan kurtulmalı mıydım? Birkaç saat daha benimle birlikte dolaştı. Her köşe başında unutup gitmek istedim. Bırakıp bir daha hatırlamamak... Ve en sonunda usulca bir yere koydum. Geri alır mıydım almaz mıydım o an bilmiyordum. Bıraksam gerçekten her şeyi onunla birlikte bırakabilecek miydim bilmiyorum. Günün sonunda yeni güne merhaba derken elimde şemsiye yoktu. Bırakmıştım ama bıraktığım yeri biliyordum oradaydı ve belki de hep aynı yerde kalacak. Ve belki bir gün gidip yeniden tutacağım ellerinden. Belki de bir daha dönüp bakmayacağım sadece bende bıraktığı acının anısını taşıyacağım. Bıraktığım yeri hala biliyorsam O'nu unutmuş sayılır mıyım? 



Yeni bir gün yeni bir beni doğurdu mu?

Comments

Popular posts from this blog

Modadan ne kadar anlıyoruz?

KADIN

Kitap